ISSN : 1300-2945
eISSN : 1308-9889
Özet - Nefroloji Kliniğinde İstenilen PET-CT Sonuçlarının Değerlendirilmesi
Veysel Baran Tomar, Taha Enes Çetin, Seda Gülbahar Ateş, Özant Helvacı, Uğuray Aydos, Ömer Faruk Akçay, Galip Güz

Veysel Baran Tomar, Bahçelievler Mahallesi Azerbaycan Caddesi Aras Suite Apartmanı No:56/2 Çankaya, Ankara, Türkiye e-mail: veyselbaran.tomar@gmail.com

Nefroloji Kliniğinde İstenilen PET-CT Sonuçlarının Değerlendirilmesi                

Öz

Amaç: Bu retrospektif çalışmanın amacı, nefroloji pratiğinde çeşitli klinik endikasyonlarla istenen 18F-florodeoksiglukoz pozitron emisyon tomografi-bilgisayarlı tomografi (18F-FDG PET-CT) incelemelerinin tanısal değerini ortaya koymak ve bu görüntülemenin klinik karar süreçlerine olan katkısını değerlendirmektir.

Yöntemler: Çalışmaya, 2018–2025 yılları arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin Nefroloji kliniğinde yatırılarak 18F-FDG PET-CT görüntülemesi yapılan, öncesinde malignite tanısı bulunmayan erişkin hastalar dahil edilmiştir. Hastalara ait demografik veriler, klinik semptomlar (ateş, kilo kaybı, önceki görüntülemelerde lezyon varlığı) ve laboratuvar parametreleri (HbA1c, açlık glukozu, kreatinin, eGFR, albümin, albüminüri) hasta kayıtlarından retrospektif olarak analiz edilmiştir. PET-CT bulguları, malignite varlığı açısından değerlendirilmiş ve ilişkili klinik değişkenlerle istatistiksel olarak karşılaştırılmıştır.

Bulgular: Toplam 65 hastanın yaş ortalaması 60,2±16,3 yıl olup, %67,7’si erkekti. Hastaların %29,2’sinde diyabet mevcuttu. PET-CT incelemeleri sonucunda hastaların %50,8’inde malignite ile uyumlu bulgular saptanmıştır. Önceki görüntüleme yöntemlerinde lezyon saptanan hastalarda PET-CT ile malignite tespit edilme olasılığı anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur (p=0,033). Ateş yakınlığının olmaması malignite saptanmasıyla istatistiksel olarak ilişkili olsa da (p=0,023), tanı koydurucu değeri sınırlı kalmıştır. Kilo kaybı ile PET-CT bulguları arasında anlamlı bir ilişki izlenmemiştir (p=0,427).

Sonuç: Çalışmamız, PET-CT'nin nefroloji pratiğinde özellikle farklı görüntüleme yöntemleri ile öncesinde lezyon saptanmış hastalarda malignite taramasında önemli bir tanı aracı olabileceğini göstermektedir. PET-CT'nin sistemik semptomlara göre daha objektif ve yönlendirici sonuçlar sunması, bu görüntüleme yönteminin nefrolojik olgularda daha etkin kullanılabileceğini düşündürmektedir. Bu bağlamda, PET-CT'nin seçilmiş olgularda klinik karar sürecine anlamlı katkı sağladığı kanaatindeyiz. Ancak çalışmamızın tek merkezli ve sınırlı örneklemli olması gibi kısıtlılıkları göz önünde bulundurulmalıdır. Gelecekte, ImmunoPET gibi hedefe yönelik yeni teknolojiler ve yeni izleyicilerle desteklenmiş görüntüleme protokolleri ile inflamasyonun non-invaziv değerlendirilmesi ve yapay zekâ destekli analizlerin entegrasyonu sayesinde, PET-CT’nin nefrolojideki kullanım alanları daha da genişleyebilir. PET-CT'nin nefrolojik uygulama alanları konusunda farkındalığın artması ve bu yöntemin uygun klinik endikasyonlarla kullanılması, tanısal doğruluğu artırarak gereksiz tetkiklerin önüne geçilmesini sağlayabilir.

Anahtar kelimeler: PET-CT, 18F-FDG, malignite, kronik böbrek hastalığı

Assessment of PET-CT Results Ordered in a Nephrology Department

Abstract

Objective: This study aimed to evaluate the diagnostic utility of 18F-fluorodeoxyglucose positron emission tomography-computed tomography (18F-FDG PET-CT) imaging requested for various clinical indications in nephrology practice and to assess its contribution to clinical decision-making processes.

Methods: Adult patients without a prior diagnosis of malignancy who were hospitalized in the nephrology clinic of a Gazi university hospital and underwent 18F-FDG PET-CT between 2018 and 2025 were retrospectively included. Demographic data, clinical features (such as fever, weight loss, and the presence of lesions on prior imaging), and laboratory parameters (HbA1c, fasting glucose, creatinine, eGFR, albumin, and albuminuria) were collected from patient records. PET-CT findings were evaluated in terms of malignancy detection and statistically analyzed in relation to associated clinical variables.

Results: The study included 65 patients, with a mean age of 60.2±16.3 years; 67.7% were male, and 29.2% had diabetes. PET-CT revealed findings suggestive of malignancy in 50.8% of cases. The likelihood of detecting malignancy via PET-CT was significantly higher in patients with previously detected lesions on other imaging modalities (p=0.033). Although the absence of fever was statistically associated with the detection of malignancy (p=0.023), its overall diagnostic value was limited. No significant association was found between weight loss and PET-CT results (p=0.427).

Conclusion: Our study demonstrates that PET-CT may serve as an important diagnostic tool in nephrology practice, particularly for malignancy screening in patients with previously identified lesions on other imaging modalities. The ability of PET-CT to provide more objective and directive results compared to systemic symptoms suggests that this imaging method can be used more effectively in nephrological cases. In this context, we believe that PET-CT contributes meaningfully to the clinical decision-making process in selected cases. However, limitations such as the single-center design and relatively small sample size of our study should be taken into account. In the future, imaging protocols supported by targeted technologies such as ImmunoPET and novel tracers, along with the integration of artificial intelligence–assisted analysis, may further expand the role of PET-CT in the non-invasive assessment of inflammation in nephrology. Increasing awareness of PET-CT applications in nephrology and its use in appropriate clinical indications may enhance diagnostic accuracy and help avoid unnecessary investigations.

Keywords: PET-CT, 18F-FDG, malignancy, chronic kidney disease.                

Dicle Med J  2025; 52 (3): 647-653

Doi: 10.5798/dicletip.1785366

Cilt 52, Sayı 3 (2025)