ÖZGÜN ARAŞTIRMA / ORIGINAL
ARTICLE
Doi: 10.5798/diclemedj.0921.2011.04.0053
Doğu Anadolu’da yeni açılan
bir üniversitenin öğrencilerinde kaygı düzeylerinin sağlık, sosyal ve
demografik faktörler ile ilişkisi
The relationship between anxiety level and
health, social and demographical factors in the students of a newly established
university in Eastern Anatolia
Süleyman Erhan Deveci1, Ayşe Çalmaz2, Yasemin Açık1
1 Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı
Anabilim Dalı, Elazığ, Türkiye
2 Tunceli Devlet Hastanesi,
Tunceli, Türkiye
Yazışma Adresi / Correspondence: Dr. Süleyman Erhan Deveci, Fırat Üniversitesi Tıp
Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Elazığ, Türkiye
Email: edeveci23@gmail.com
Geliş Tarihi / Received: 09.12.2011, Kabul Tarihi
/ Accepted: 05.03.2012
ÖZET
Amaç: Bu çalışma Tunceli Üniversitesi öğrencilerinde var
olabilecek kaygı düzeylerini ve ilişkili faktörleri belirleyebilmek amacıyla
yapılmıştır.
Gereç ve yöntem: Tanımlayıcı tipte olan bu araştırma Tunceli
Üniversitesi’nde öğrenim gören 604 öğrenciye ait sonuçları içermektedir.
Araştırmanın saha çalışması Mayıs 2010’da yapılmıştır. Öğrencilere sosyo-demografik özellikler, kaygı ile ilişkili olduğu
düşünülen sağlık, sosyal ve demografik faktörler ve Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri’nden oluşan bir soru takımını içeren anket direkt
gözlem altında uygulanmıştır.
Bulgular: Araştırmada yer alan öğrencilerin %52.2’si
erkek, %47.8’i kadın olup, yaş ortalaması 21.38±3.59’dur. Öğrencilerin durumluk
kaygı puan ortalaması 43.37±10.46, sürekli kaygı puan ortalaması ise 45.17±8.79
bulunmuştur. Ailelerinin aylık geliri düşük olanların,
okuduğu bölüme istemeden başlayanların, üniversite başlangıcında barınma
sorunları yaşayanların, kronik bir hastalığı olduğunu ifade edenlerin, kendi
sağlık durumunu kötü olarak değerlendirenlerin, mezun olduktan sonra mesleği
ile ilgili umutsuz veya belirsiz olanların, kişilik yapısını içe dönük olarak
niteleyenlerin durumluk-sürekli kaygı puanları daha yüksekti (p<0.05). Yaş,
aile yapısı, anne ve/veya babanın hayatta olma durumu ve ebeveyn eğitimi ile
durumluk-sürekli kaygı arasında ilişki saptanmadı (p>0.05).
Sonuç: Üniversite öğrencilerinde durumluk-sürekli kaygı
düzeylerinin önemli düzeyde olduğu ve birçok değişkenden etkilendiği
görülmüştür. Özellikle ilişkili faktörlere yönelik müdahale ve danışma
birimlerinin oluşturulmasının yararlı olacağı düşünülmüştür.
Anahtar kelimeler: Üniversite öğrencileri,
durumluk-sürekli kaygı.
ABSTRACT
Objectives: This study is carried out to determine possible
anxiety levels and related factors in Tunceli
University students.
Materials and methods: Totally 604 students receiving education from Tunceli University included. Field work of the study is
done in May, 2010. A questionnaire including a group of questions about
socio-demographical features, health, social and demographical factors, and
about continuous anxiety that are thought to be related to anxiety is made
under direct supervision to the students.
Results: 52.2% of the students are men and 47.8 % are
women, and the average age of them is 21.38±3.59 years. The students’ average
point of state anxiety inventory is found to be 43.37±10.46 and continuous
anxiety inventory 45.17±8.79. According to our results if the students parent’s
monthly income is less, started to study in the department of the university
unwillingly, had sheltering problems at the beginning of the university,
expressed that they had chronic diseases, evaluated their health conditions as
bad, feel ambiguous or desperate about finding a job after graduation and
described their characters as introverted had higher anxiety scores
(p<0.05). There is no relationship determined between age, family structure,
mother and/or father’s living condition, and parent education and state -
continuous anxiety (p>0.05).
Conclusion: Continuous anxiety level of the university students
was found at a significant level and affected by several variables. It is
thought that counseling and intervention units, particularly for related
factors, will be useful.
Key words: University students, state - continuous anxiety
inventory
GİRİŞ
Kaygı, bireyin hayatının
belirli dönemlerinde yaşadığı evrensel bir duygu ve deneyimdir. Genel olarak
gelecekte kötü bir olay olacakmış gibi algılanan ve bireyin kendisini güvensiz
hissettiği durumlar karşısında gösterdiği bu tepki, geleceğe yönelik endişe,
kararsızlık, karmaşa, korku, kötümserlik ve umutsuzluk duygularını ifade
etmekte, dolayısıyla da bireyin yaşamda başarısız olmasına neden olmaktadır. Bu
durum her bireyde farklı şekillerde yaşanabilir. Kaygı, bireyi normal yaşamda
fazlasıyla etkileyebilen ve çoğu kez tedirgin edebilen bir duygu olup bireyin
davranışlarını büyük ölçüde etkileyerek okul ortamlarında sık sık uyumsuzluğa
neden olma şeklinde kendini göstermektedir.1
Tehlikeli koşulların yarattığı geçici durumlara bağlı olarak gözlenebilen
durağan kaygı türü “durumluk kaygı”, içten kaynaklanan, bireye özdeğerlerinin tehdit edildiği hissini veren, bireyin
içinde bulunduğu bazı durumları stresli olarak yorumlamasına yol açan kaygı
türü ise “sürekli kaygı” olarak tanımlanmaktadır.2
Üniversite yılları öğrencilerin yaşamlarında önemli yıllar olup,
kaygılarının oldukça fazla olduğu dönemlerdir.3 Üniversite öğrencisi
olmak kaygı ve stresi üretecek ortam yaratabilir. Bunun nedenleri olarak; evden
ve aileden ayrılma, yeni bir çevreye uyum sağlama, bir mesleğe aday olma, iş
bulmaya ilişkin belirsizlikler ve aşırı stres sayılabilir. Göz ardı edilmemesi
gereken bir konuda üniversite gençliğinin, stresli ortamından uzaklaşabilmek,
geçici olarak rahatlayabilmek için çeşitli alanlara ve alışkanlıklara
yönelebileceği olasılığıdır.4
Üniversite öğrenimi boyunca özellikle ileriye yönelik planlamalar
bağlamında dersler ve bu derslerin sınavlarının öğrencilerde kaygı yaşanmasına
neden olduğu gözlenmektedir. Sınavlarda başarılı olma ile gelecekte olması
istenenlerin -planlanan- gerçekleşmesi bağlamında öğrenciler gerilim yaşamakta
ve başarılı olma arzusu ile bu gerilim kaygıya dönüşebilmektedir.5,6
Tunceli Üniversitesi yeni kurulmuş bir üniversitedir. Yeni bir çevrede
öğrenimlerine başlayan üniversite öğrencilerinin olası kaygı ve endişeleri
sağlık, sosyal ve demografik faktörlerden etkilenebilir. Bu çalışma Tunceli
Üniversitesi öğrencilerinde var olabilecek kaygı düzeylerini ve ilişkili
faktörleri belirleyebilmek amacıyla yapılmıştır.
GEREÇ VE YÖNTEM
Tanımlayıcı tipte olan bu
araştırmanın evrenini Tunceli Üniversitesi’nde aktif olan üç fakülte ve bir
meslek yüksekokulunda eğitim gören 1211 öğrenci oluşturmuştur. Herhangi bir
örneklem grubu seçilmeden evrenin tümü araştırma kapsamına alınmış, araştırma
günü okulda bulunan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 604 öğrenciye ulaşılmıştır.
Bu nedenle bu araştırma Tunceli Üniversitesi’nde öğrenim gören tüm öğrencilere genellenemeyecektir.
Araştırma öncesi Tunceli Üniversitesi Rektörlüğü ve Fırat Üniversitesi Tıp
Fakültesi Etik Değerlendirme Komisyonu’ndan gerekli idari ve etik izinler
alınarak, saha çalışması Mayıs 2010’da yapılmıştır. Araştırma kapsamında
ulaşılabilen öğrencilere sosyo-demografik özellikler,
kaygı ile ilişkili olduğu düşünülen sağlık, sosyal ve demografik faktörler ve
Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri’nden oluşan bir soru
takımını içeren anket direkt gözlem altında uygulanmıştır.
Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri Spielberger ve
arkadaşları tarafından geliştirilmiştir.7 Ölçeğin Türkiye’deki
geçerlik ve güvenirliği Öner ve Le Compte tarafından
yapılmış, Alpha güvenirlik katsayısı Sürekli Kaygı Ölçeği için çeşitli
uygulamalarda 0.83-0.87, Durumluk Kaygı Ölçeği için 0.94-0.96 arasında
bulunmuştur.8 Kaya ve Varol’un araştırmasında madde-toplam puan korelasyon katsayılarının (p<0.01) düzeyinde önemli
bulunması maddelerin yapı geçerliliğinin olduğunu göstermektedir.9 Ölçek
Durumluk Kaygı Ölçeği ve Sürekli Kaygı Ölçeği olmak üzere iki bölümden
oluşmaktadır. Durumluk Kaygı Ölçeği; bireyin belirli bir anda ve belirli
koşullarda kendini nasıl hissettiğini, Sürekli Kaygı Ölçeği ise; bireyin içinde
bulunduğu durum ve koşullardan bağımsız olarak, kendini nasıl hissettiğini
belirler. Her ölçek 20 maddelik iki tür ifade içermektedir. Doğrudan ifadeler
olumsuz duyguları, tersine dönmüş ifadeler ise olumlu duyguları dile getirir.
Durumluk Kaygı Ölçeği’nde tersine dönmüş ifadeler 1,
2, 5, 8, 10, 11, 15, 16, 19 ve 20. maddelerdir. Sürekli Kaygı Ölçeği’nde ise 21, 26, 27, 30, 33, 36 ve 39. maddelerdir.
Her iki ölçekten elde edilen toplam puan değeri 20 ile 80 arasında değişir.
Büyük puan yüksek kaygı seviyesini, küçük puan ise düşük kaygı seviyesini
belirtir.
Araştırmanın verileri SPSS paket programı ile değerlendirilerek,
istatistiksel değerlendirmelerde değişkenlerin niteliğine bağlı olarak
yüzdelik, ortalama, iki ortalamanın karşılaştırmalarında t testi ve ikiden
fazla ortalamanın karşılaştırmasında ise tek yönlü varyans
analizi (One-Way ANOVA) kullanılmıştır. İkiden fazla
ortalamanın karşılaştırılmasında farklılığın kaynaklandığı gruplar Tukey HSD testi ile belirlenmiştir. Ortalamalar standart
sapma (SS) ile birlikte verilmiş, p<0.05 anlamlı olarak kabul edilmiştir.
BULGULAR
Araştırmada yer alan
öğrencilerin %52.2’si erkek, %47.8’i kadın olup, yaş
ortalaması 21.38±3.59’dur. Öğrencilerin bazı sosyo-demografik
özellikleri Tablo 1’de gösterilmiştir.
Öğrencilerin %73.8’i okuduğu bölümü isteyerek
tercih ettiğini, %21.9’u üniversite eğitimine başlamadan öncede Tunceli’de
yaşadığını belirtmiştir. Araştırma kapsamına alınan öğrencilerin sosyal yapı,
sağlık ve yaşam tarzı özellikleri Tablo 2’de verilmiştir.
Öğrencilerin %46.9’u mezuniyetten sonra mesleğinin
geleceğinden umutlu, %52.6’sı ise umutsuz veya belirsiz olduğunu ifade etmiş,
%0.5’i bu soruyu yanıtsız bırakmıştır. Öğrencilerin durumluk kaygı puan
ortalaması 43.37±10.46, sürekli kaygı puan ortalaması ise 45.17±8.79 olarak
bulunmuştur.
Ailelerinin aylık geliri düşük olanların yükseklere,
üniversite başlangıcında barınma sorunları yaşayanların yaşamayanlara, kendi
sağlık durumunu kötü olarak değerlendirenlerin iyi ve orta değerlendirenlere,
kronik bir hastalığı olduğunu ifade edenlerin olmayanlara, uyku sorunu
olanların olmayanlara, kişilik yapısını içe dönük olarak niteleyenlerin dışa
dönük olanlara göre hem durumluk, hem de sürekli kaygı puanları daha yüksektir
(p<0.05, Tablo 3).
Öğrencilerden okuduğu bölüme istemeden başlayanların isteyerek tercih
edenlere, mezun olduktan sonra mesleği ile ilgili umutsuz veya belirsiz
olanların umutlu olanlara göre durumluk-sürekli kaygı puanlarının daha yüksek
olduğu saptanmıştır (p<0.05, Tablo 4).
Tablo 1. Öğrencilerin bazı sosyo-demografik özelliklerine göre dağılımı
Özellikler |
Sayı |
% |
Özellikler |
Sayı |
% |
Cinsiyet (n=604) |
Yaş Grubu (n=604) |
||||
Kadın |
289 |
47.8 |
21 yaş ve altı |
403 |
66.7 |
Erkek |
315 |
52.2 |
21 yaş üzeri |
201 |
33.3 |
Okuduğu sınıf (n=604) |
Anne Eğitimi (n=598)* |
||||
1. sınıf |
584 |
96.7 |
İlköğretim mezunu ve altı |
532 |
89.0 |
2. sınıf |
20 |
3.3 |
Lise mezunu ve üzeri |
66 |
11.0 |
Öğretim türü (n=604) |
Baba Eğitimi (n=595)* |
||||
I. Öğretim |
321 |
53.1 |
İlköğretim mezunu ve altı |
401 |
67.4 |
II. Öğretim |
283 |
46.9 |
Lise mezunu ve üzeri |
194 |
32.6 |
Medeni Durum (n=604) |
Ailenin aylık geliri
(n=493)* |
||||
Bekar |
574 |
95.0 |
500 TL ve altı |
124 |
25.2 |
Evli |
28 |
4.6 |
501 TL - 1000 TL |
227 |
46.0 |
Dul/Boşanmış |
2 |
0.4 |
1000 TL üzeri |
142 |
28.8 |
*Yanıtsızlar tabloya dahil edilmemiştir.
Tablo 2. Öğrencilerin sosyal yapı,
sağlık ve yaşam tarzı özelliklerine göre dağılımı
Özellikler |
Sayı |
% |
Özellikler |
Sayı |
% |
Sosyoekonomik düzeyini algılama (n=593)* |
Kendi sağlık durumunu
değerlendirmesi (n=604) |
||||
Alt (düşük) |
251 |
42.3 |
İyi |
265 |
43.9 |
Orta |
329 |
55.5 |
Orta |
304 |
50.3 |
Üst (yüksek) |
13 |
2.2 |
Kötü |
35 |
5.8 |
Yetiştiği aile yapısı (n=596)* |
Kronik hastalık (n=586)* |
||||
Çekirdek aile |
442 |
74.2 |
Var |
104 |
17.7 |
Geniş aile |
154 |
25.8 |
Yok |
482 |
82.3 |
Üniversite başlangıcında barınma sorunu (n=601)* |
Sigara kullanımı (n=604) |
||||
Sorun yaşamış |
407 |
67.7 |
Evet |
168 |
27.8 |
Sorun yaşamamış |
194 |
32.3 |
Hayır |
436 |
72.2 |
Kiminle kaldığı (n=600)* |
Alkol kullanımı (n=590)* |
||||
Ailesiyle birlikte |
110 |
18.3 |
Evet |
247 |
41.9 |
Aile dışı (yurt, akraba vs.) |
490 |
81.7 |
Hayır |
343 |
58.1 |
Anne-babası sağ mı? (n=604) |
Uyku sorunu (n=573)* |
||||
Anne-baba yaşıyor |
550 |
91.1 |
Var |
112 |
19.5 |
Anne ve/veya baba ölmüş |
54 |
8.9 |
Yok |
461 |
80.5 |
Çalışma durumu (n=595)* |
Kişilik yapısı (n=599)* |
||||
Çalışan |
49 |
8.2 |
Dışa dönük |
458 |
76.5 |
Çalışmayan |
546 |
91.8 |
İçe dönük |
141 |
23.5 |
*Yanıtsızlar tabloya dahil edilmemiştir.
Tablo 3. Öğrencilerin bazı
değişkenlere göre durumluk-sürekli kaygı puan ortalamaları
Değişkenler |
n* |
Durumluk Kaygı Puanı (Ort.±SS) |
Sürekli Kaygı Puanı (Ort.±SS) |
Ailenin aylık geliri |
|||
500 TL ve altı |
124 |
44.66±10.69§ |
46.91±9.31§ |
501 TL - 1000 TL |
227 |
44.07±9.87# |
45.99±7.98# |
1000 TL üzeri |
142 |
41.09±11.68§# |
42.26±9.11§# |
F=4.677, P=0.010 |
F=11.487, P=0001 |
||
Barınma sorunu |
|||
Sorun yaşamış |
407 |
44.75±10.10 |
45.68±8.78 |
Sorun yaşamamış |
194 |
40.51±10.65 |
43.94±8.62 |
t=4.642, P=0.0001 |
t=2.289, P=0.023 |
||
Kendi sağlık durumunu değerlendirmesi |
|||
İyi |
265 |
40.15±10.18§ |
41.99±8.47§# |
Orta |
304 |
45.28±9.76§ |
47.67±8.24§ |
Kötü |
35 |
51.20±10.47§ |
47.51±8.20# |
F=30.112, P=0.0001 |
F=34.239, P=0.0001 |
||
Kronik hastalık |
|||
Var |
104 |
45.75±10.59 |
48.66±7.57 |
Yok |
482 |
42.80±10.46 |
44.40±8.90 |
t=2.587, P=0.011 |
t=5.032, P=0.001 |
||
Uyku sorunu |
|||
Var |
112 |
48.12±11.20 |
48.41±9.11 |
Yok |
461 |
42.43±10.04 |
44.37±8.63 |
t=4.917, P=0.0001 |
t=4.251, P=0.0001 |
||
Kişilik yapısı |
|||
Dışa dönük |
458 |
41.83±10.32 |
43.75±8.51 |
İçe dönük |
141 |
48.38±9.37 |
49.86±8.17 |
t=-7.078, P=0.0001 |
t=-7.687, P=0.0001 |
*Yanıtsızlar değerlendirmeye
alınmamıştır.
§,#Tukey HSD testi ile farklılığın
kaynaklandığı gruplar.
Tablo 4. Öğrencilerin seçtiği bölüm ve
mesleki beklenti durumlarına göre kaygı puan ortalamaları
Değişkenler |
n* |
Durumluk Kaygı Puanı (Ort.±SS) |
Sürekli Kaygı Puanı (Ort.±SS) |
Okulunu tercih durumu |
|||
İsteyerek |
446 |
41.96±10.10 |
44.22±8.76 |
İstemeden |
130 |
47.89±10.43 |
48.01±8.71 |
t=-5.736, P=0.0001 |
t=-4.357, P=0.0001 |
||
Mesleğinden beklentisi |
|||
Umutlu |
283 |
40.53±10.00 |
42.53±8.24 |
Umutsuz ve Belirsiz |
318 |
45.97±10.16 |
47.50±8.61 |
t=-6.601, P=0.0001 |
t=-7.222, P=0.0001 |
*Yanıtsızlar değerlendirmeye
alınmamıştır.
Tablo 5. Öğrencilerin bazı
değişkenlere göre durumluk veya sürekli kaygı puan ortalamaları
Değişkenler |
n* |
Durumluk Kaygı Puanı (Ort.±SS) |
Sürekli Kaygı Puanı (Ort.±SS) |
Cinsiyet |
|||
Kadın |
289 |
43.88±10.46 |
46.94±8.89 |
Erkek |
315 |
42.91±10.45 |
43.54±8.38 |
t=-1.136, P=0.256 |
t=-4.816, P=0.0001 |
||
Sigara kullanımı |
|||
Evet |
168 |
45.07±10.89 |
45.61±8.64 |
Hayır |
436 |
42.72±10.22 |
45.00±8.85 |
t=2.421, P=0.016 |
t=0.770, P=0.442 |
||
Alkol kullanımı |
|||
Evet |
247 |
43.14±11.24 |
44.08±9.11 |
Hayır |
343 |
43.46±9.87 |
46.02±8.43 |
t=-0.356, P=0.722 |
t=-2.641, P=0.009 |
||
Üniversite öncesi yaşadığı yer |
|||
Tunceli ili |
132 |
40.92±10.88 |
44.99±9.50 |
Tunceli ili dışından |
460 |
44.11±10.15 |
45.12±8.51 |
t=-3.016, P=0.003 |
t=-0.146, P=0.884 |
||
Kiminle kaldığı |
|||
Ailesiyle birlikte |
110 |
40.75±10.97 |
44.24±8.47 |
Aile dışı (yurt, akraba vs.) |
490 |
43.98±10.25 |
45.29±8.80 |
t=-2.782, P=0.006 |
t=-1.164, P=0.246 |
Üniversite için Tunceli dışından bir ilden gelenlerde, şu anda ailesiyle
beraber yaşamayanlarda, sigara içenlerde durumluk kaygı puanları; kadınlarda, alkol
kullanmayanlarda ise sürekli kaygı puanları daha yüksek bulunmuştur (p<0.05,
Tablo 5).
Öğrencilerin yaşları, okudukları sınıf, medeni durumları, aile yapıları,
kardeş sayıları, gelir getirici bir işte çalışıp çalışmama, anne ve/veya
babalarının hayatta olup olmama durumları ve ebeveyn eğitimleri ile
durumluk-sürekli kaygı düzeyleri arasında ilişki saptanmamıştır (p>0.05)
TARTIŞMA
Bu çalışmada Tunceli
Üniversitesi Öğrencilerinin durumluk kaygı puan ortalaması 43.37±10.46, sürekli
kaygı puan ortalaması ise 45.17±8.79 bulunmuştur. Türkiye’de çeşitli
üniversitelerin öğrencileri arasında aynı ölçek kullanılarak yapılan kaygı
durumlarının değerlendirildiği çalışmalar mevcuttur. Muğla Üniversitesi Sağlık
Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü birinci sınıf öğrencilerinin durumluk kaygı puan
ortalaması 47.30±4.39, sürekli kaygı puan ortalaması ise 47.19±5.11 olarak
saptanmıştır.10 Uludağ Üniversitesi son sınıf öğrencileri arasında
yapılan çalışmada öğrencilerin durumluk ve sürekli kaygı düzeyleri sırasıyla,
41.67±10.60 ve 42.08±8.53 olarak bulunmuştur.11 Ordu Sağlık
Yüksekokulu’nda ilk kez kliniğe çıkan hemşirelik öğrencilerinin durumluk kaygı
puan ortalaması 57.62±8.46, sürekli kaygı puan ortalaması ise 28.54±8.08 olarak
saptanmıştır.12 Yine Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi son
sınıf öğrencilerinin sürekli kaygı puan ortalaması 43.8±7.93
olarak bildirilmiştir.13 Üniversite öğrencilerinin kaygı
düzeylerinin öğrenim görülen bölüme, sosyal ve coğrafik çevreye göre
değişebildiği görülmektedir.
Tunceli Üniversitesi öğrencilerinin ailelerinin aylık geliri düştükçe
durumluk-sürekli kaygı puanlarının yükseldiği saptanmıştır (P<0.05, Tablo
3). Bu sonuç Kaya ve Varol’un İlahiyat Fakültesi öğrencileri
arasında durumluk-sürekli kaygı düzeylerini değerlendirmeye yönelik
çalışmalarının sonucu ile benzerdir.9 Akgün ve arkadaşlarının
İlköğretim Fen ve Matematik Öğretmenliği öğrencileri arasında yaptıkları
çalışmada ise, öğrencilerdeki kaygının ailenin gelir durumundan etkilenmediği
görülmektedir.14 Gelir düzeyi düşük öğrencilerin bir an önce
öğrenimlerini tamamlayarak kendi gelirlerini elde etme ve ailelerine katkıda
bulunabilme isteklerinin yoğunluğu kaygı düzeylerini yükseltebilir.
Öğrencilerin kendi sağlık durumlarını değerlendirmeleri iyiden kötüye
gittikçe, ayrıca kronik bir hastalığı olduğunu, uyku sorunu yaşadığını ifade
edenlerde ve kişilik yapısını içe dönük olarak tanımlayanlarda durumluk-sürekli
kaygı düzeylerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır (P<0.05, Tablo 3).
Özen’in Uludağ Üniversitesi öğrencileri arasında yaptığı çalışmada; kronik
hastalığı olan veya psikiyatrik hastalık geçirmiş öğrencilerin hem durumluk,
hem sürekli kaygı puanları diğer gruplara göre anlamlı şekilde daha yüksek
bulunmuştur. Yine aynı çalışmada, sorunlarını kimseyle paylaşmayan, sorunlarına
çözüm bulamayan, sorunlarını çözümlemede kendini yeterli bulmayan öğrencilerin
durumluk-sürekli kaygı puanlarının daha yüksek olduğu bildirilmiştir.15
Bireylerin kendilerini sağlıklı hissetmemeleri, herhangi bir sağlık
sorunlarının varlığı durumlarında endişelenmelerinin olağan bir durum olduğu,
kişilik yapısının kaygıyı artırabileceği düşünülmüştür.
Çalışmamızda okuduğu bölüme istemeden başlayanların isteyerek tercih
edenlere, mezun olduktan sonra mesleği ile ilgili umutsuz veya belirsiz
olanların umutlu olanlara göre durumluk-sürekli kaygı puanlarının daha yüksek
olduğu görülmüştür (p<0.05, Tablo 4). Ehtiyar ve Üngüren’in turizm eğitimi alan
üniversite öğrencileri arasında yaptıkları çalışmada; bulunmuş oldukları eğitim
kurumunu isteyerek tercih eden öğrencilerin umutsuzluk ve kaygı düzeylerinin
daha düşük olduğu, durumluk ve sürekli kaygı puanının artışı ile umutsuzluk
düzeyi arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu bildirilmiştir.16
Özen’in çalışmasında da okuduğu okuldan memnun olmayan öğrencilerin hem
durumluk, hem de sürekli kaygı puanları daha yüksek bulunmuştur.15
Üniversite öğrencilerinin kaygıları daha çok mezuniyet, mezuniyet sonrası iş ve
işsizlik konularında kendini göstermektedir. İş seçimi, toplum içinde
alacağı rol ile ilgili planlar, arkadaşlıklar, iş bulamama korkusu ve aileye
karşı sorumluluklar bireyde kaygı yaratıcı etmenlerden bazıları olarak
sıralanabilir.17 Bu bağlamda öğrencilerin eğitim kurumlarından
memnuniyet durumları ile meslek tercihleri konusundaki bilinçli tercihleri
ileride iş potansiyellerini etkileyebilecektir.
Bu çalışmada kadınların sürekli kaygı puan ortalamasının erkeklere göre
anlamlı olarak daha yüksek olduğu, durumluk kaygının ise cinsiyete göre
değişmediği saptanmıştır (Tablo 5). Araştırma bulgularımıza benzer olarak, Akgün
ve arkadaşlarının Dicle Üniversitesi İlköğretim Fen ve Matematik Öğretmenliği
Öğrencileri arasında,14 Kaya ve Varol’un İlahiyat Fakültesi
öğrencileri arasında 9 yaptıkları çalışmalarda kız öğrencilerin
sürekli kaygı düzeyleri erkek öğrencilerden yüksek bulunmuştur. Kız
öğrencilerin kaygı düzeylerinin erkek öğrencilerden yüksek olması toplumsal
değer yargıları ile ilişkilendirilebilir. Türkiye’de sosyal yapıya göre
değişmekle birlikte genelde erkekler daha özgür bir yaşam sürerken, kadınlar
üzerinde ailenin ve yaşanılan çevrenin daha etkili olduğu bilinmektedir.
Öğrencilerden sigara kullananlarda durumluk kaygı düzeyi kullanmayanlardan
daha yüksektir. Alkol kullanımı ile durumluluk kaygı
düzeyinin değişmediği, sürekli kaygı düzeyinin ise kullanmayanlarda daha yüksek
olduğu görülmüştür ((P<0.05, Tablo 5). Turhan ve arkadaşlarının Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
öğrencileri arasında yaptıkları çalışmada ise sigara ve alkol kullanımı ile
sürekli kaygı düzeyleri arasında ilişki saptanmamıştır.18 Stewart ve arkadaşlarının üniversite öğrencilerine yönelik
çalışmalarında kaygı duyarlılığının alkol kullanım miktarı ve sıklığı ile
ilişkili olduğu bildirilmiştir.19 Öte yandan kaygı duyarlılığı ile
alkol kullanımı arasında anlamlı ilişki olmadığını gösteren araştırma bulguları
da mevcuttur.20 Çalışmamızda alkol kullanım sıklığı
değerlendirilmemiştir. Öğrenciler arasında sigara ve alkol kullanımının
kaygıdan kaçışta pozitif veya negatif yönde etkileriyle bir sığınma aracı
olarak görülebileceği dikkate alınmalıdır.
Bu çalışmada öğrenimi sürecinde ailesiyle birlikte kalmayan (yurt, akraba
yanı vs) öğrencilerin durumluk kaygı düzeyleri ailesi
ile birlikte kalanlara göre yüksek bulunmuştur (P<0.05, Tablo 5). Özyürek ve Demiray’ın ortaöğretim öğrencileri arasındaki
çalışmasında yurtta kalan öğrencilerin ailesi yanında kalan öğrencilere göre
sürekli kaygı düzeylerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır.21 Yine
Özen’in çalışmasında yurt vb. yerlerde kalan üniversite öğrencilerinin durumluk
ve sürekli kaygı düzeylerinin diğerlerine göre yüksek olduğu bildirilmiştir.15
Ailenin çocuk üzerinde sevgi, saygı, dayanışma, güven duygusu ve ekonomik
destek gibi olumlu etkilerinin yaşamın her dönemde gerekli olduğu ve bunun da
kaygı düzeyini azaltacağı düşünülmüştür.
Çalışmamızda öğrencilerin yaşları, okudukları sınıf, medeni durumları ve
kardeş sayıları ile durumluk-sürekli kaygı düzeyleri arasında ilişki
saptanmamıştır (p>0.05). Şirin ve arkadaşları, doğumhane
stajına çıkan hemşirelik öğrencilerinin yaş grupları ve medeni durumları ile
durumluk-sürekli kaygı düzeyleri arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığını
bildirmişlerdir.22 Kaya ve Varol, İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin
durumluk-sürekli kaygı düzeylerinde okudukları sınıflara göre fark olmadığını
saptamışlardır.9 Akgün ve arkadaşlarını çalışmasında da, üniversite öğrencilerinin
sahip oldukları kardeş sayılarının kaygı düzeylerinde farklılıklara neden
olmadığı görülmüştür.14 Literatür bulguları araştırmamız sonuçları
ile benzerdir.
Bu çalışmada öğrencilerin kaygı düzeylerinin gelir getirici bir işte
çalışıp çalışmama durumlarından etkilenmediği saptanmıştır (P>0.05). Şirin ve arkadaşlarının çalışmasında da öğrencilerin çalışma
durumları ile durumluk-sürekli kaygı düzeyleri arasında anlamlı fark
bulunmamıştır.22 Kaya ve Varol’un araştırmasında ise çalışan
öğrencilerin sürekli kaygı düzeyinin, çalışmayan öğrencilerin sürekli kaygı
düzeyinden daha düşük olduğu bildirilmiştir.9 Araştırmamız sonucunda
ilişki saptanmasa da gelir getirici bir işte çalışmanın özgüveni ve ekonomik
refahı artırabileceğinden uzun erimde kaygıyı azaltacağı beklenebilir.
Bu çalışma sadece Tunceli Üniversitesi Öğrencileri’nden
araştırma günü okulda mevcutlar arasında yapıldığından tüm üniversite
öğrencilerine genellenemez. Ayrıca öğrencilerin tümü
hedeflenmesine rağmen, araştırma için bölümlere gidildiği tarihlerde olan
devamsızlıklar ve kayıt yaptırıp gelmeme durumları cevaplılık
oranını düşürmüştür. Araştırmada kaygı düzeyini etkileyebileceği düşünülen bazı
faktörler incelenmiş ve sonuçlar bu faktörlerle sınırlıdır. Yine araştırmanın
yapıldığı süreçte ikinci yılında olan bu üniversitenin yalnızca meslek
yüksekokulunda ikinci sınıflarda öğrenci bulunmakta olup, bunların da çok az
kısmına ulaşılabilmesi araştırmanın sınırlılıkları arasındadır.
Sonuç olarak; araştırma kapsamına alınan üniversite öğrencilerinde
durumluk-sürekli kaygı düzeylerinin yüksek olduğu görülmektedir. Gelir
durumunun düşüklüğü, yaşanan barınma sorunları, sağlığın kötü hissedilmesi,
kronik hastalık varlığı, uyku sorunlarının oluşu, içe dönük kişilik yapısına
sahip olma gibi bu araştırmada sorgulanan faktörlerin hem durumluk, hem de
sürekli kaygıyı artırdığı saptanmıştır. Yine okulunu istemeden tercih ettiğini
ve mesleğinin geleceğinden umutsuz/belirsiz olduğunu ifade eden öğrencilerin
kaygı düzeyleri daha yüksektir.
Bu sonuçlar doğrultusunda; üniversite öncesi tercihlere yönelik mesleki
danışmanlık hizmetlerinin verilmesinin, üniversite yaşamları sürecinde
öğrencilerin sağlık, sosyal ve ekonomik koşullarının iyileştirilmesine yönelik
çalışmalar yapılmasının yararlı olacağı düşünülmüştür. Ayrıca bu araştırmaların
çok merkezli olarak yapılması üniversite yaşantısına başlayan öğrencilerin
endişelerinin çok yönlü değerlendirilebilmesi açısından faydalı olabilir.
KAYNAKLAR
1. Hill KT, Sarason
SB. The relation of test anxiety and defensiveness to test and school
performance over elementary school years: a further longitudinal study. Monogr Soc Res Child Dev 1966;31(2):1-76.
2. Özgüven E. Psikolojik
Testler. Ankara: PDREM Yayınları, 1994:323-4.
3. Bozkurt N. Bir grup
üniversite öğrencisinin depresyon ve kaygı düzeyleri ile çeşitli değişkenler
arasındaki ilişkiler. Eğitim ve Bilim 2004;29(133):52-9.
4. Yiğit Ş, Khorshid L. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi öğrencilerinde
alkol kullanımı ve bağımlılığı. Bağımlılık Dergisi 2006;7(1):24-30.
5. Lazarus RS. Coping theory and research: past,
present, and future. Psychosom Med 1993;55(3):234-47.
6. Lazarus RS, Folkman
S. Transactional theory and research on emotions and coping. Eur J Personality 1987;1(3):141-69.
7. Spielberger CD, Gorsuch RL, Lushene RE. Manual for State-Trait Anxiety Inventory. California:
Consulting Psychologist Press, 1970.
8. Öner N, Le Compte A. Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri El Kitabı.
İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayımları, 1985.
9. Kaya M, Varol K. İlahiyat
Fakültesi öğrencilerinin durumluk-sürekli kaygı düzeyleri ve kaygı nedenleri. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2004;17:31-63.
10. Kılıçhan
B, Gülcihan Ç, Bayar B. Hemşirelik öğrencilerinin klinik uygulamaya yönelik düşünce
ve kaygı düzeylerinin belirlenmesi. TAF Prev Med Bull 2009;8(1):37-42.
11. Dursun S, Aytaç S.
Üniversite öğrencileri arasında işsizlik kaygısı. Uludağ Üniversitesi İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 2009;28(1):71-84.
12. Erbil N, Kahraman AN,
Bostan Ö. Hemşirelik öğrencilerinin ilk klinik deneyim öncesi anksiyete düzeylerinin belirlenmesi. Ankara Üniversitesi
Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2006;9(1):10-6.
13. Yeniçeri N, Mevsim V, Özçakar N, Özan S, Güldal D,
Başak O. Tıp eğitimi son sınıf öğrencilerinin gelecek meslek yaşamları ile
ilgili yaşadıkları anksiyete ile sürekli anksiyetelerinin karşılaştırılması. DEÜ Tıp Fakültesi
Dergisi 2007;21(1):19-24.
14. Akgün A, Gönen S, Aydın M.
İlköğretim Fen ve Matematik Öğretmenliği Öğrencilerinin kaygı düzeylerinin bazı
değişkenlere göre incelenmesi. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi
(www.e-sosder.com) 2007;6(20):283-99
15. Özen Sakın N. Uludağ
Üniversitesi Öğrencilerinde Anksiyete Görülme Sıklığı
ve Sosyo-Demografik Özellikleri İle Karşılaştırılması.
Bursa: Doktora Tezi. Uludağ Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, 2004.
16. Ehtiyar
R, Üngüren E. Turizm eğitimi alan öğrencilerin
umutsuzluk ve kaygı seviyeleri ile eğitime yönelik tutumları arasındaki
ilişkinin belirlenmesine yönelik bir araştırma. Uluslararası Sosyal
Araştırmalar Dergisi 2008;1(4):159-81.
17. Çakmak Ö, Hevedanlı M. Egitim ve
Fen-Edebiyat Fakülteleri Biyoloji Bölümü Öğrencilerinin Kaygı Düzeylerinin
Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi
(www.e-sosder.com) 2005;4(14):115-27.
18. Turhan E, İnandı T, Özer
C, Akoğlu S. Üniversite öğrencilerinde madde kullanımı, şiddet ve bazı
psikolojik özellikler. Türkiye Halk Sağlığı Dergisi 2011;9(1):33-44.
19. Stewart SH, Peterson JB, Pihl
RO. Anxiety sensitivity and self-reported alcohol consumption rates in
university women. J Anxiety Disord 1995;9(4):283-92.
20. McWilliams LA, Asmundson
GJ. Alcohol consumption in university women: a second look at the role of
anxiety sensitivity. Depress Anxiety 1999;10(3):125-8.
21. Özyürek A, Demiray K.
Yurtta ve ailesi yanında kalan ortaöğretim öğrencilerinin kaygı düzeylerinin
karşılaştırılması. Doğuş Üniversitesi Dergisi 2010; 11(2):247-56.
22. Şirin A, Kavak O, Ertem G.
Doğumhane stajına çıkan öğrencilerin durumluk-sürekli kaygı düzeylerinin
belirlenmesi. C.Ü. Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi 2003;7(1):27-32.